NATO’nun ilk genel sekreteri Lionel Ismay NATO’nun kuruluş amacını “ABD’yi içerde, SSCB’yi dışarda ve Almanya’yı aşağıda tutmak” olarak izah etmişti. Gerçekten de Almanya İkinci Dünya Savaşı sonrasında askeri olarak aşağıda kalmayı tercih eden pasifist bir politika izledi. Bu tercihin bir çok sebepleri vardı. Soğuk savaşın sona ermesiyle iki Almanya birleşti. Almanya, NATO ve AB çatısı altında, ittifak içinde çok yönlü, çok taraflı bir politikayı tercih etti. AB içindeki etkinliği, ekonomik gücü ve liderliği artarken askeri gücü sürekli geriledi.
İngiltere ve Fransa gibi nükleer gücü olmayan Almanya, Avrupa kıtasında konvansiyonel silah mukayesesinde de bu ülkelerin gerisinde kaldı. Almanya’nın içinde bulunduğu durum aslında bölgesel bir aktör için kabul edilebilir bir durum değildi. Zaman zaman NATO veya AB çatısı altında askeri görevler aldı. 1991 yılından günümüze 445,000 Alman askeri personeli yurt dışında çeşitli görevlerde bulundu. Şu anda üç kıtada 12 operasyon bölgesinde 3,300 Alman personeli görev yapmaktadır. Bununla birlikte bu uluslararası operasyonlarda çok ciddi harekat sorumlulukları almadı. Afganistan‘da daha emniyetli olan kuzey bölgesinde görev aldı ve yeniden inşa faaliyetlerine öncelik verdi.
Almanya bir çok ABD üssüne, NATO birliğine ve eğitim kurumuna ev sahipliği yaptı ve halen yapmaktadır. Ancak hiçbir zaman bütçesinden NATO’nun talebi olan %2 savunma bütçesini ayırmadı. Rusya Gürcistan’a girdiğinde, Kırım’ı işgal ettiğinde uyanmayan Almanya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla bu politikasını hızla değiştirdi. Savaşın başladığı 24 Şubat tarihinden üç gün sonra Almanya şansölyesi, Alman Silahlı Kuvvetleri Bundeswehr’in kuvvet yapısını modernize etmesi için bir seferlik 100 milyar Avro ayıracaklarını ve her yıl bütçeden %2 oranında savunma bütçesi tahsis edecekleri taahhüdünde bulundu. Bu stratejik kararın uygulanması Bundeswehr’in kuvvet yapısını nasıl etkileyecektir?
Almanya Savunma Bütçesindeki Değişim
SIPRI verilerine göre Almanya savunma harcamalarının GSYİH oranı 2021 yılında %1,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran NATO’nun hedefi olan %2’nin altındadır. Aynı dönemde AB ülkelerinin savunma harcamalarının ortalaması, AB GSYİH’nın % 1,2’sini oluşturmaktadır. AB ülkeleri savunma harcamalarında en yüksek orana Estonya’dan sonra Yunanistan (% 2,0) sahiptir. Aşağıdaki gösterimde 2021 yılında savunma harcaması en yüksek 10 ülke resmedilmiştir. Almanya, 56 milyar dolar ile Fransa’dan sonra yedinci sıradadır.
Almanya eğer %2 savunma harcaması vaadini gerçekleştirirse, bu oranın karşılığı 76,1 milyar dolardır. Bu durumda Almanya, sıralamada ABD, Çin ve Hindistan’ın ardında dördüncü sıraya yükselecektir. Almanya’nın arkasından beşinci sırada 68,4 milyar dolarla İngiltere ve altıncı sırada 65,9 milyar dolarla Rusya gelecektir. Elbette bu devasa bütçenin nasıl harcanacağı önemlidir. Alman maliye bakanı Christian Lindnan kullanacakları bütçeyle “Avrupa’daki en kabiliyetli orduyu oluşturmayı” hedeflediklerini açıklamıştır. Federal Meclis, “halkımızın güvenliğinin ve özgür demokrasimizin korunması” için Şansölye’nin gelecekte her yıl gayri safi yurtiçi hasılanın %2’sinden fazlasını savunmaya yatıracağını ve Bundeswehr’in yetenek ve teçhizatının 100 milyar Avro’yu aşan özel bir fonla geliştirileceğini açıklamasını memnuniyetle karşılamıştır. Bununla birlikte aşağıdaki Federal Maliye Bakanlığı 2023 federal bütçesinin hükümet taslağı programında 14. sırada olan savunma harcamaları kalemine bu değişiklik henüz yansımamıştır.
Alman Silahlı Kuvvetleri Kuvvet Yapısı
Almanya, 1990 yılında 545 bin olan personel sayısını kademeli olarak %66 azaltarak 2020 yılında 184 bine indirmiştir. Şuan Alman ordusunda 60,000; donanmada 16,300; hava kuvvetlerinde 28,000, sağlık hizmetlerinde 19,800 ve destek hizmetlerinde 27,800 askeri personel görev yapmaktadır. Bütçe kısıtlamaları silahlı kuvvetlerde liderlik problemlerine ve personelin memnuniyetsizliğine sebep olmuştur. Birlik içindeki çok temel ihtiyaçların karşılanamaması, teçhizat eskiliği, arıza oranlarının yüksekliği ve komuta kademesinin bu ihtiyaçlara çözüm üretememesi subayların ordu içindeki saygınlığını azaltmıştır.
1 Ocak 2011 tarihinde kanunen kalkmasa da bütçe kısıtlamaları sebebiyle zorunlu askerlik uygulaması askıya alınmıştır. Bununla birlikte Business Insider’ın yaptığı anket çalışmasında 18-29 yaş grubunun %45’i, 30-39 yaş grubunun %71’i, 40-65+ yaş grubunun ise %82’si zorunlu askerliği desteklemektedir. Bu anket ve daha önce yapılan çalışmalar Alman halkında Kırım’ın işgaliyle birlikte bariz bir şekilde askerileşme (militarision index) endeksinin yükseldiğini ve güvenlik endişelerinin arttığını göstermektedir.
Ana silah sistemlerinin sayısı da personel sayısına paralel olarak azalmıştır. Şuan donanmada 62 muharip ve yardımcı sınıf gemi, hava kuvvetlerinde ise 380 uçak ve helikopter (bu sayı 1990 yılında 1300) bulunmaktadır. Tanklarıyla meşhur ülkenin 1990 yılında 6700 olan tank sayısı 245’e düşmüştür ve bunların sadece %65’i görev yapabilir durumdadır. Yani sorun sayılardaki azalmadan çok daha büyüktür. Bu silahların kullanacağı mühimmat yok denecek kadar azalmıştır. Bölgesel ve nokta hava savunma sistemleri ülkenin güvenliğini sağlamaktan çok uzaktadır. Alman Savunma Bakanlığı’nın 2021 raporunda mevcut envanterde bulunan özellikle ağır silah sistemlerinde (savaş uçakları, tanklar, helikopterler ve gemiler) devasa bakım eksikliklerinin olduğu belirtilmektedir. Ana silah sistemlerinin ortalama faaliyet oranı %50’dir. Bu oran helikopterlerde %40, Eurofighter uçaklarında %30 oranındadır. 51 Tiger taaruz helikopterinden sadece 9 tanesi harekat görevlerine hazırdır. Gemilerin sadece %30 kadarı tam harbe hazırdır. Hafif silahlarda ve teçhizat da da durum çok farklı değildir. Temel muhabere telsizlerinde bile sorunlar yaşanmaktadır. Almanya bu haliyle bırakın ittifaka destek vermeyi kendi ülkesini bile koruyamayacak durumdadır.
Ukrayna savaşının çıkması üzerine Almanya Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alfons Mais’in “Kara Kuvvetleri az çok çıplak ayakta duruyor.” şeklindeki ifadesi içinde bulunulan durumu çok iyi özetlemektedir. Bu açıklama komutanın emekli edilmesiyle sonuçlansa da siyasilerin işin ciddiyetini anlamasına katkı sağladığı bir gerçektir. Önümüzdeki hafta savunma bütçesine ayrılan bu devasa bütçenin Almanya tarafından hangi kabiliyet açıklarını kapatmak için kullanılacağını inceleyeceğiz.