Hava ve Füze Savunması (HAFÜSA)-2 İsrail Örneği - savunmaanaliz
Hava Savunma

Hava ve Füze Savunması (HAFÜSA)-2 İsrail Örneği

Giriş

Bir önceki yazımda Hava ve Füze Savunması (HAFÜSA) konusunda temel kavramlara, tehditlere, erken ihbar sistemlerine, önleme başarısında ittifak içinde olmanın önemine değinmiştim. Buraya kadar ortaya konulmaya çalışılan hava ve füze tehdidi ile buna karşı sahip olunması gereken kritik imkân ve kabiliyetleri İsrail örneği üzerinden bu yazımda somutlaştırmaya çalışacağım.

İsrail, yaklaşık 470 km. uzunluğunda ve en geniş noktada yaklaşık 135 km. derinliği olan küçük bir ülkedir. Ülke kuzeyde Lübnan (106 km), kuzeydoğuda Suriye (80 km), doğuda Ürdün (328 km), güneybatıda Mısır (206 km),  Batı Şeria (278 km) kara sınırıyla ve batıda Akdeniz ile sınırlanmıştır.[1] Komşu ülkelerin İsrail’i çok sevdiği söylenemez.  Derinliğine savunma imkânı bulunmayan İsrail’i sürekli etki altında tutabilecek basit veya gelişmiş silah sistemleri tüm komşu ülkelerde bulunmaktadır.

İsrail, pasif ve aktif savunma konusunda en hazırlıklı ülkelerden birisidir. Pasif tedbirler bağlamında tüm ülkeyi kapsayan alarm ikaz sistemi mevcuttur. İsrail halkı böyle bir durumda ne yapması gerektiği konusunda eğitimlidir. Halkın büyük bir kısmı NBC maskelerine sahiptir. Sığınak olarak hazırlanmış korunaklı toplanma noktaları mevcuttur. Pasif tedbirlerin yanında bu yazının asıl konusunu oluşturan aktif savunma kapsamında İsrail, çok katmanlı HAFÜSA mimarisiyle gelebilecek tehditlere karşı hazırlıklı olmaya çalışmaktadır.

HAFÜSA Tehditleri

Hava ve füze tehditleri; uçuş karakteristikleri, kullandıkları irtifa, menzil ve süratleri dikkate alınarak sınıflandırılmaktadır. Savunulacak unsurlar açısından değerlendirildiğinde ise tehdidin tahrip gücü ve etkinliği daha fazla ön plana çıkmaktadır. Günümüzde dikkatler kitle imha silahına sahip uzun menzilli balistik füzelere çevrilirken, yakın gelecekte sürü gibi hareket edebilen alçaktan uçan ve tespit edilmesi güç İHA’lar daha fazla tehdit oluşturabilecektir. Bu tehditlere tespit, teşhis, önleme ve angaje olma açısından hızına yetişmenin güç olduğu hipersonik füzeleri de ilave edebiliriz. İsrail açısından bu tehditlerin çok büyük bir kısmı mümkündür. Nükleer bir tehdit şuan olmamakla birlikte İran’ın böyle bir kabiliyete sahip olması en çok İsrail’i etkileyecektir. Hipersonik füze tehdidi de bulunmamaktadır. Bu kadar yoğun tehdit ortamında caydırıcılık da dolaylı ve etkin bir savunma tedbiridir.

Caydırıcılık

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi etkin bir caydırıcılığın ve savunmanın en önemli safhası tehdidi erken görmekle başlamaktadır. ‘Ben seni görüyorum, takip ediyorum ve yanlış yaparsan gereğini yapabilecek askeri kapasitem var’ algısını düşmanda oluşturabilmek en etkin savunma yöntemlerinden biridir. İsrail, ABD ile yaptığı ikili askeri anlaşmalar kapsamında ABD’nin istihbarat, keşif, gözetleme ve erken ihbar sistemleriyle kendi sistemlerini tamamıyla entegre etmiştir. Sahip olduğu uzaktan karıştırma ve yakından karıştırma elektronik harp sistemleriyle taarruz kollarını emniyetle risk bölgesine gönderip tehdit sistemin vurulmasını (hard kill) veya fonksiyonel olarak kullanılamaz hale getirilmesini (functional kill) öncelikli ve en etkin çözüm olarak görmektedir.

Caydırıcılık öncelikle tahriple tehdit etmektir. Bunun için hasıma karşı aynı ile veya misli ile mukabelede bulunabilen taarruzi imkân ve kabiliyetlere sahip olmak gerekmektedir. Ancak söz konusu imkân ve kabiliyetler, uzun süreli bir kriz ortamında hava sahasının korunması veya krizin son safhasında beklenmedik bir anda muhasımdan gelebilecek bir taarruzun caydırılmasında yetersiz kalacaktır. 7/24 hava sahasının savunulmasında satıhta konuşlu hava ve füze savunma sistemlerine sahip olmak hem maliyet etkin bir çözüm hem de savunma başarısı için zaruridir.

Tehdidin çok karmaşık, çok çeşitli ve yaygın olması taarruz fonksiyonu ile savunma fonksiyonunun geçmişe nazaran kesin çizgilerle birbirinden ayrılmasını ve dengeli olmasını gerektirmektedir. Taarruz fonksiyonu gelişmiş ancak ihbar kontrol ve satıhta konuşlu hava ve füze savunma sistemlerinin zayıf kaldığı bir ülkenin muhasımı ne derece caydırabileceği tartışmalı bir konudur.

İlave olarak, taarruz amacı ile kullanılan balistik füzeler, vuruş hassasiyetleri düşük (menzillerinin 1/1000’i) olduğundan hassas angajman kabiliyetine sahip değildir. Ayrıca taşıdıkları harp başlıklarının küçük olması nedeniyle hedef üzerinde stratejik etki oluşturamamaktadırlar. Ancak balistik füzeler harp başlığı olarak kimyasal, biyolojik veya nükleer başlık kullanıldığı takdirde kitle imha silahına dönüşmekte ve özellikle nükleer başlık sayesinde önemli bir caydırıcı unsur haline gelmektedirler. Bunula birlikte 2000 km üzerinde menzile sahip füzeler ancak nükleer başlıkla caydırıcı olmakta, konvansiyonel başlıkla maliyet ve harekat etkin olmamaktadır. Bu nedenle, 2000 km üzerinde menzilli satıhtan satıha füze kabiliyetine sahip İran gibi ülkeler nükleer başlıkla caydırıcı olabilmenin çarelerini aramaktadır. İran’ın kazanmaya çalıştığı bu kabiliyetler İsrail’in HAFÜSA kabiliyetlerini daha önemli kılmaktadır.

Tespit ve Teşhis

Eğer en iyi savunma taarruz prensibi işe yaramaz ve bir şekilde bir fırlatma gerçekleşirse süreç şu şekilde işlemektedir. ABD’nin sahip olduğu IR sensörlü uydular ve satıhta konuşlu x-band radarlar fırlatmayı ilk ateşlendiği (booster safhası) anda tespit edip harekat merkezlerine ve ittifak ülkelerine; fırlatma konumunu, bu konumdaki muhtemel füze sistemini ve ilerleyen safhada  füzenin muhtemel düşme noktasını paylaşmaktadır. İsrail,  Military Periscope verilerine göre 900 km menzildeki tehditleri tespit edebilen Green Pine erken ihbar radarlarına sahiptir. Radarlar arasındaki entegrasyonun tespit, teşhis ve angaje olma sürelerine kısaltmakta, yüksek hazırlıklı durumunda beklemek zorunda olan hava ve füze savunma unsurlarının daha düşük hazırlık seviyesine geçirilebilmesine imkân sağlamaktadır. Bu durumun barış durumunda idame-işletme maliyetlerini önemli ölçüde azalttığını da vurgulamak gerekmektedir.

Önleme

Bu safhadan sonra önlemeye yönelik faaliyetler başlamaktadır. Eğer atılan füzenin muhtemel düşme noktası İsrail ise, menzili 0-200 km arası irtifayı kapsamakta ve stratosferin üst limitlerine kadar uzanmakta olan hava savunma silah ailesi aktif olmaktadır. İsrail, çok gelişmiş, çok katmanlı, kademeli konuşlandırılmış modern savunma sistemlerine sahiptir. Söz konusu hava ve füze savunma ağı;

– Kısa menzilli füze, roket ve İHA’lara karşı IRON DOME hava savunma sistemi,

– Orta menzilli SPYDER-SR/MR hava savunma sistemi,

– Kısa menzilli balistik ve seyir füzelerine karşı DAVID’s SLING savunma sistemi,

– ARROW-2 atmosfer içi füze önleme sistemi,

– ARROW-3 atmosfer dışı füze önleme sisteminden oluşmaktadır.

İsrail hava ve füze savunma ağı temel prensipler açısından değerlendirildiğinde; her an harekâta hazır, nokta ve bölge savunması birlikte düşünülmüş, silah ailesi prensibine uygun, şümullü (çepeçevre), derinliğine ve katmanlıdır. Günümüzde küçük çaplı ülkeler veya vekalet savaşı yürüten unsurlar ile terörist gruplar çok ucuz, modern ve taarruzi açıdan etkin satıhtan satıha füzelere sahip olabilmektedir. Belli bir bölgede hâkimiyet oluşturarak bu tip tehditlerin bölgeye girmesini engellemek veya bölgedeki tehdidi bölgeden uzaklaştırmak şeklinde özetlenebilen “Antiaccess Area Denial (AAD)” stratejisi kapsamında savunma sistemlerini riskli bölgelerde otonomüs olarak kullanılabilmektedir. İsrail bulunduğu coğrafya gereği sürekli AAD stratejisi uygulamaktadır.

HAFÜSA mimarisi; top, roket ve havan mermileri dâhil her türlü tehdide karşı 7/24 hazır durumda bulunmaktadır. İsrail, daha çok küçük tehditlere namlulu uçaksavar silahları yerine THEL (Tactical High Energy Laser) ile karşı koyabilme aşamasına gelmiştir. THEL, özellikle asimetrik tehditlere karşı önemlidir. Lazer silahları meteorolojik şartlardan etkilendiğinden uzun menzilli savunma tedbirleri için uygun olmamaktadır. Aksine, meskûn mahallerde özellikle yan hasar açısından çevreye olumsuz etkisi düşük seviyede olduğundan, küçük İHA ve havadan yere mühimmatlara karşı namlulu uçaksavarlara nazaran çok daha etkin çözümler sunmaktadır. Küçük tehditler tahrip gücü az olsa da devamlılığı açısından daha yıpratıcı, uzun soluklu ve yaygındır. Büyük hasarlar vermese de personel ve halk üzerinde bıkkınlık yaratmaktadır.

İsrail, drone saldırıları gibi küçük hedefler ile bir seferde 400 adet roket saldırısı gibi taarruzlara mukabelede bulunabilen, 500 m-70 km arası menzile sahip Iron Dome (Demir Kubbe) sistemine sahiptir. Hava savunma sistemini aynı anda atılan çoklu roket saldırılarıyla işba etmek taarruz açısından pahalı ama etkili bir yöntemdir. Iron Dome bu tarz saldırılara karşı başarısını harekat ortamında kanıtlamış sistemlerdendir. Yine de her savunma sisteminin bir doyum noktası vardır.

Kısa menzilli balistik füzeler (160 km) ile süpersonik ve hatta hipersonik tehditler için David’s Slings (Davut’un Sapanı) önleme sistemi kullanılmaktadır. Hipersonik füzelere karşı etkili olduğu açık kaynaklarda yazılı olsa da gerçekte ne kadar başarılı olduğu bilinmemektedir. Hipersonik füzeler sesin  5-10 kat üzerindeki hızlarıyla tespiti ve önlenebilmesi çok zor tehditlerdir. Ayrıca İsrail’in komşularında bugün için hipersonik füzeler bulunmamaktadır.  

Bölge hava savunması kapsamında hava savunma uçakları da kullanılmaktadır. Uçaklar başlangıçta erken ihbar radar boşluklarını doldurmak amacıyla kritik bölgelerde devriye görevleri icra etmişlerdir. Ancak günümüzde HİK gibi uçakların envantere girmesi ile bu ihtiyaç kısmen ortadan kalkmıştır. Hâlihazırda hava savunma uçakları hava sahasını ihlal eden uçak, helikopter ve İHA’ları önleyebilmektedir. Sürat, menzil ve elastikiyet kabiliyetleri sayesinde önleme etkinlikleri yüksektir. Ancak uçakların harekât şartlarında tehdit ülke tarafından atılabilecek seyir füzeleri, balistik füzeleri ve diğer mühimmatları önleme kabiliyetleri bulunmamaktadır.

Elektronik Harp ve Siber

Elektronik harp ve siber kabiliyetler hem taarruz hem de savunma maksadıyla kullanılabilmektedir. Ülkelerin siber kabiliyetleri tam bilinememekle birlikte İsrail’in özellikle elektronik harp kabiliyetlerinin gelişmiş olduğu bilinmektedir. Taktiksel elektronik taarruzun en yaygın şekli elektromanyetik karıştırmadır. Özellikle hava savunma sistemlerinin radarlarının elektromanyetik karıştırmayla baskı altına alınması ve taarruz koluna bir koridor açılması en yaygın kullanılan yöntemdir. Gelişmiş karıştırma teknikleri, tehdidin yanlış konumu, hızı ve yüksekliği yansıtmasına izin vererek önleme başarısını önemli oranda düşürebilir. Sesli ve veri iletişimi kesintiye uğratılabilir.

Siber saldırılar; teknik ağları, sistemleri ve verileri hedef alacaktır. Özellikle komuta kontrol merkezleri siber saldırılarla etki altına alınarak karar verme sürecinin felç edilmesi arzulanır. Yine HAFÜSA silah ailesinin bilgi sistemleri, radarları ve bunların izleme ve hedefleme sistemleri ile füze güdüm sistemleri siber taarruzlarla etki altına alınabilir. HAFÜSA sistemleri; bir taarruz paketiyle hem fiziksel hem de elektronik ve siber taarruza uğrayabilir.Emitörleri bulmak veya bilgi ve / veya istihbaratı dinlemek için sensörler kara veya hava platformlarına monte edilebilir.
Siber uzay saldırıları teknik ağları, sistemleri ve verileri hedef alacaktır.

Sonuç

Sonuç olarak, savunma alanındaki teknolojik gelişmeler ve bunun süratle yayılması, hava ve füze tehdidini daha karmaşık ve çeşitli hale getirmektedir. Bu durum kritik bölgelerin ve dost unsurların korunmasındaki zorluğu arttırmaktadır. Bir silah sistemi ile tüm tehditlere karşı koyma düşüncesi geçerliliğini yitirmiştir. Konuyu kılıç-kalkan meteforu ile örneklendirecek olursak, kalkan ile kılıca ve belirli ölçüde de oka karşı savunma oluşturulabilir. Mancınıkla atılan bir taşa karşı ise ona uygun bir savunma oluşturulması gerekmektedir. Kısacası, her türden tehdide uygun özel çözümler üretilmeli ve tehdide uygun kendi cinsinden imkân kabiliyet ile mukabelede bulunulmalıdır.

Muhtemel çözümlerde başarıyı artıracak en önemli etken, ihbar ve kontrol sistemlerini, silah sistemlerini, destek kolaylıklarını ve muhabere sistemlerini, elektronik tedbirleri içeren mümkün olduğunca yerli hava savunma ağına sahip olmaktır. Teknolojik açısından lazerli sistemlere yönelmeli, uzayda konuşlu uydular ile veya ittifak vasıtasıyla erken ihbar ihtiyacı karşılanmalıdır.

Bu geniş hava savunma ağını ve bu ağ içerisinde yer alan silah sistemlerini sevk ve idare edecek komuta-kontrolü tesis etmek, silah sistemlerinin kendisi kadar önemli bir husustur. Neticede komuta-kontrolün kendisi bir “silah sistemi” olarak nitelendirildiğinden, söz konusu teşkilatı oluşturmak ve işletmek hayati öneme haiz geniş bir konudur ve çok detaylı ayrı bir çalışma gerektirmektedir.

Durum her ne kadar karmaşık ve zor olursa olsun, temel prensipler ve icra edilen faaliyetler değişmemektedir. Temel prensipler açısından, hava ve füze savunması her an mevcut olmalı, bir merkezden sevk ve idare edilmeli, nokta ve bölge savunması birlikte düşünülmeli, silah ailesi prensibi uygulanmalı, savunma şümullü (çepeçevre), derinliğine ve katmanlı olmalıdır.


[1] https://mfa.gov.il/mfa/aboutisrael/,

No Responses

  1. Pingback: Dağlık Karabağ Savaşı 2 - savunmaanaliz Eylül 24, 2021

Leave a Comment